Bizler kurtuluşumuza vesile olacağına inandığımız çalışmalarımız, sadece kendimiz için değil; tüm insanlık alemi için yapıyoruz. Yıllardır dilimizden düşmeyen o meşhur sözü bir kez daha büyük bir inançla haykırıyorum.

 “Bizler yaşanan tüm zulümlere son verip adil bir düzen kuracağız.”

Adil Düzenin Kurulacağına Can-ı Gönülden İnanan Dava Kardeşlerim.

Tarih Nemrutları, Firavunları yazdığı gibi İbrahimleri Musaları da yazdı. Aynı tarih Batılın son bulup, Hakkın hâkim olması için gece-gündüz didinen Milli Görüşçüleri ve onların kazandığı büyük zaferleri de yazacak. Ne olursa olsun tükenmek bilmeyen aşkımız ve heyecanımızın yegâne sebebi, bize vaat edilen zafere olan kesin inancımızdan kaynaklanmaktadır. Bu inanç ki bizi asırlarca diri tutmuş, bu inanç ki bizi Çanakkale’de galip getirmiş, bu inanç ki Erbakan Hoca’mıza meclis kürsülerinde “Banane Amerika’dan, Banane Amerika’dan” diye haykırtmıştı. Yine bu inanç; Allah’ın izniyle Millî Görüş’ü iktidara taşıyacak ve tüm mazlumların yüzlerini güldürecektir.

Bizler yani Saadet Partililer; gençlik kollarıyla, hanım kollarıyla kısacası tüm teşkilat mensuplarıyla canlı-kanlı bir surette varız. Bize karşı kör ve sağır kesilenlere inat tüm gücümüzle canla-başla çalışıyoruz. Geleceğe umutla bakarak partimizin hızla yükselişini izliyoruz. Çıkmaz sokakta yolunu kaybetmiş milletimize kurtuluş kapısının Saadet Partisi olduğunu hatırlatıyoruz.

Şimdi sahaya inmenin tam vaktidir. Teşkilat mensupları olarak derdimizi ve davamızı bu millete anlatmak zorundayız. Eğer kendimizi net olarak ifade edersek bu millet Saadet Partimize koşacak ve kurtuluş kapısından içeri adımını atacaktır.

Millet her meselede adeta çocuklar gibi kandırılan sonra da televizyon ekranlarına çıkarak “aldatıldık, yanıldık” açıklamaları yapanlardan umudunu kesmiştir. Millet kendisine bedel ödettiren beceriksiz idarecilere sandıkta tokadı yapıştıracak ve onları tarihin çöplüğüne atacaktır. Gelecek Milli Görüşçülerin olacaktır.

D-8’in ihyası ile zulmün son bulacağı ve tüm mazlumların gözyaşlarının dineceği bir dünya bizleri bekliyor. Bu millet; 40 dakikada kırk tane söylem değiştirenlerle; 40 senedir ısrarla hakkı söyleyen ve söyleminden taviz vermeyenleri görmektedir. Bu durum artık bir uyanışı tetiklemekte ve milleti çareler aramaya sevk etmektedir. Milletteki bu uyanışın farkına varan mücrimler de etekleri tutuşmuş, “Ne yaparız da Milli Görüş’ün önünü kapatırız?” diye adeta çırpınmaktadırlar.

Ne yapsalar nafile. Milli Görüş’ün ve onun tek temsilcisi olan Saadet Partisinin yükselişine mani olamazlar. Artık ok yaydan çıkmıştır.