İzmitli kadınların 1712 yılında mahkeme baskını

İzmitli kadınların 1712 yılında mahkeme baskını

1712 yılında İzmit’in Kertil Mahallesi‘nde yaşayan bayanlar, vergi anlaşmazlığı nedeniyle Paşa Sarayı ile mahkemeyi basmıştı

GÜNDEM - 2017-03-26 15:18:36

“Uluslararası Çoban Mustafa Paşa ve Kocaeli Tarihi-Kültürü Sempozyumu- IV’’’nun 2. gününde Çoban Mustafa Paşa Salonu’nda yapılan 4. Oturumda Doç. Dr. Zeki Mete(Medeniyet Üniversitesi) ‘’XVII. Yüzyılın Başlarında Bir Mahalle Halkının Başkaldırı Hikâyesi: İzmitli Kadınların Paşa Sarayı ve Mahkeme Baskını’’, Yrd. Doç. Dr. Gökben Ayhan(Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi) ‘’Çoban Mustafa Paşa Külliyesi’nin Ejder Figürlü Tokmakları Hakkında’’ ve Dr. Kayrat Bellek(Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi) ‘’Çoban Mustafa Paşa Külliyesi ve Merkezî Asya’da Karahanlı Külliyelerine Mukayeseli Bir Bakış’’ konulu sunumlarını gerçekleştirdi.

İZMİTLİ KADINLARIN PAŞA SARAYI VE MAHKEME BASKINI

‘’XVII. Yüzyılın Başlarında Bir Mahalle Halkının Başkaldırı Hikâyesi: İzmitli Kadınların Paşa Sarayı ve Mahkeme Baskını’’ konulu tebliğinde Doç. Dr. Mete, ‘’1712 yılında İzmit’in Kertil Mahallesi sakinleriyle bir tımarlı sipahi arasında yaşanan sorun İstanbul’a Divan-ı Hümayun’a kadar ulaşmıştı. Anlaşmazlık, Sipahi Hasan’ın beratında yazılı gelir kalemleri arasında bulunan bağ öşrü ve zemin resmini mahalle halkından talep etmesiyle başlamıştı. Mesele tımar bürokrasisinin en yetkili amiri olan Defter Emini’ne intikal ettiğinde, bu görevli durumu Başdefterdar’a iletmiş, maliyenin başı olan bu yöneticinin, olayı Divan-ı Hümayun’a taşımasıyla da sorun merkezî bürokrasinin konusu haline gelmişti’’ bilgisini verdi.

KERTİL MAHALLESİNDE YAŞAYAN KADINLAR

Mete, ‘’Bu aşamadan sonra devlet merkezi, meselenin halli için İstanbul’da ikamet eden eski Ba’albek kadısı Mevlana Hasan’ı özel yetkilerle “müvellâ” sıfatıyla İzmit’e gönderme kararı aldı. Kendisiyle birlikte Saray çavuşlarından Ahmet Çavuş da elindeki fermanla birlikte İzmit’e doğru yola çıkmıştı.

Tarafları dinlemek üzere paşa sarayında İzmit naibinin de hazır olduğu bir mahkeme kurulmuştu. Mahkeme heyeti, Ahmet Çavuş tarafından duruşmaya getirilen mahalle sakinlerine, tımarlı sipahinin beratında yazılı olan bağ öşrü ile zemin resmini ödemeleri gerektiğini tembih etmişti. Ancak mahalle halkı bağlarından talep edilen öşrü ödemeyi kabul ettiklerini, fakat zemin resmine karşı çıktıklarını, çünkü evlerinin bulunduğu mevkiin Kertil Mahallesi olduğunu, burada beş tane mescid ve cami bulunduğunu, beratlarda, vakfiyelerde ve evlerine ait mahkeme hüccetlerinde de Kertil mahallesinin açıkça belirtildiğini öne sürmüşlerdi. Hatta, altmış yıldan beri mülkiyetlerinde bulunan evlerinden zemin resmi alınmaması gerektiğine dair ellerinde fetva dahi olduğunu belirten mahalle halkı bir araya toplanarak direniş göstermişti’’ açıklamasını yaptı.

PAŞA SARAYINI KUŞATTILAR

‘’Bu esnada mahalle sakinlerinden yetmiş seksen kadar kadın yürüyüşe geçerek ellerindeki bazı aletlerle mahkemenin kurulduğu paşa sarayını kuşatmışlar, içeridekilere dil uzatmışlar ve bundan sonra istenilen vergilerin hiç birini ödemeyeceklerini söylemişlerdi’’ diyen Doç. Dr. Mete, ‘’Tüm bu gelişmeler müvellâ sıfatıyla mahkemeyi idare eden Mevlana Hasan tarafından Divan-ı Hümayun’a bir mektupla bildirilmişti. Meselenin bu kadar büyümesi üzerine de devlet merkezi bu sefer doğrudan Hassa Bostancıbaşı’yı devreye sokmuş ve kendisinden, mahkeme kararına uymayıp ayaklanan mahalle sakinlerini yakalayıp elleri bağlı bir şekilde İstanbul’a getirmesini istemişti’’ şeklinde konuştu.

 

KÜLLİYENİN EJDER FİGÜRLÜ TOKMAKLARI

‘’Çoban Mustafa Paşa Külliyesi’nin Ejder Figürlü Tokmakları Hakkında’’ başlıklı tebliğinde Yrd. Doç. Dr. Ayhan, ‘’Uzakdoğu ile Çin sanatının zaman içinde tipik hayvanı haline dönüşen ejder, Orta Asya’daki ilkel devirlerde kullanılan tasvirlerden biri olmuş, buradan Çin ve Sümer sanatına geçmiştir. Türk sanatında ise, başlangıcından beri yoğun olarak kullanılan bu figüre burç, gezegen, bolluk, bereket ve güç gibi birçok anlam yüklenmiştir. Öte yandan bu tasvirin, işlendiği yerin doğaüstü güçlerden korunduğuna inanılmıştır.

Çoban Mustafa Paşa Camii’nin kündekâri tekniğiyle ahşaptan yapılan iki kanatlı taç kapısı ile günümüze gelebilen tüm pencere kapaklarında, Çoban Mustafa Paşa Türbesi’nin çift kanatlı kapısı ile çift kapaklı pencerelerinde ejder figürlü tokmaklar yer alır’’ bilgisini aktardı. Sempozyuma katılmak için Kırgızistan’dan gelen Dr. Belek, ‘’Çoban Mustafa Paşa Külliyesi ve Merkezî Asya’da Karahanlı Külliyelerine Mukayeseli Bir Bakış’’ konulu tebliğinde, ‘’Merkezî Asya’da İslâmiyet’in kabul edilmeye ve yayılmaya başlamasıyla konar-göçer Türk toplulukları da İslâm medeniyetinin bir parçasını oluşturmuşlardır. Hatta konar-göçer Türk toplulukları tarafından kurulan ilk Müslüman Türk Devletleri’ni İslâmiyet’in koruyucuları olarak da görmek mümkündür. Bu bağlamda konar-göçerlerin önemli başkentleri olarak bilinen Balasagun (Kuz-Ordu), Talas, Otrar, Özkent, Kaşkar, Semerkant, Buhara, Hive, Belh, Nişapur gibi büyük şehirler, Türk-İslâm merkezleri haline dönüşmüş ve anılan bu merkezlerde mescit, cami, medrese gibi eserlerden oluşan ihtişamlı külliyeler vücuda getirilmiştir’’ dedi.

 

Sende Yorumla...
DİĞER HABERLER