Biz kendi tarihimizi tanımıyoruz

Bu yıl “Anadolu Mayası” temasıyla düzenlenen Kocaeli Kitap Fuarı, ikinci gününde Kocaeli Kongre Merkezi’nde kitapseverlerin yoğun ilgisiyle devam etti. İslam Tarihi Uzmanı Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma ve Yazar Tarık Tufan, Selim Sırrı Paşa Salonu’nda katılımcılara hitap etti. Sırma, “Maalesef bu millet kendi tarihini öğrenmek istemiyor” dedi.

EĞİTİM - 2025-10-05 18:47:51

ÜNLÜ YAZARLAR VE SÖYLEŞİLER

Kocaeli’nin okuyan ve okutan kent olarak anılmasına büyük katkılar sağlayan Uluslararası 15. Kocaeli Kitap Fuarı doludizgin ilerliyor. Daha önceki yıllarda olduğu gibi aynı coşku ve heyecanla gerçekleşen Kocaeli Kitap Fuarı’nda birbirinden önemli yazarlar, okurlarıyla bir araya gelerek kâğıdın büyülü dünyasında buluşuyor. Bu kapsamda Selim Sırrı Paşa Salonu’nda düzenlenen “Pervari’den Paris’e” adlı söyleşisinde katılımcılara hitap eden İslam Tarihi Uzmanı Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma, “Biz kendi tarihimizi tanımıyoruz. Maalesef bu millet kendi tarihini öğrenmek istemiyor. Tarihini öğrenmek istemeyen milletler batmaya mahkûmdur. Neden batmaya mahkumdur, çünkü onlara başka bir tarih öğretirler. Son dönemde Gazze gündemde. Biliyorsunuz bu Gazze geçmişte bizimdi. Avrupa yönelmiş bizim bazı zevat, yanlış hareketlerin ve politikaların sonucunda Gazze yani Filistin Yahudilerin eline geçti. Bir millet eğer okumuyorsa ve tarihini bilmiyorsa o millete bir tarih öğretirler ve de o milleti yönettiler. Bir millet tarihini bilmiyorsa ona tarihini yazdırırlar” şeklinde konuştu.

 

“KELİMELERE OLAN İHTİYACIMIZ AZALDI”

“Edebiyat Hayat Memat” adlı söyleşisinde konuşan Yazar Tarık Tufan, Kocaeli Kitap Fuarı’nın artık kendisi içinde gelenekselleştiğini ve kendisi her sene buraya mutlulukla attığını belirtti. Yazar Tufan, “Artık insanların bir edebiyat konuşmasına, kitap üzerinden edebiyat üzerinden bir konuşmaya zaman ayırması benim için her geçen zamanda daha kıymetli ve önemli bir hale geliyor. Konuşmanın başlığını koyar, hep bunu düşünerek belirledim. Her geçen gün edebiyatın bir hayat memat meselesi olma durumu güçleniyor. Edebiyat neden her sene bizim için bir zaruriyet haline dönüşüyor? İnsanın zaman içerisinde etrafını saran unsurlar, insanın ruhunu, aklını, kalbini ve hayatını belirleyen şeylere dönüşüyor. Hayatımızı hangi araçlar, hangi nesneler, hangi insanlar, hangi mekanlar ve hangi duygular içerisinde geçiriyorsak, biz de bir süre sonra ona benzemeye başlıyoruz. Kullandığımız araçlara benziyoruz, yaşadığımız mekânlara benziyoruz ve kullandığımız kelimelere benziyoruz. Bu şu anlama geliyor, neyin içerisinde görmemiz gerekiyor. Yani modern çağda insan dediğimiz varlık neyin içerisinde? Biz artık kelimeleri yutan bir varlığa dönüştük. Kelimelere olan ihtiyacımız azalmaya başladı. Aynı zamanda insanla olan iletişimimizde azalmaya başladı” dedi.

 

“İNSANIN İLETİŞİMİ GÜÇLENDİKÇE YALNIZLIĞI ARTIYOR”

İnsanın iletişimsizliğini bir örnek vererek konuşmasını sürdüren Yazar Tufan, “En çok karşılaştığımız insanlar kargocular. Şimdi bu basit bir dönüşüme benziyor. Fakat biraz geriye gittiğimizde hepimizin mahallesinde oturup sohbet ettiği esnaflar vardı ve insani bir iletişime giriyorduk. Şimdi girdiğimiz iletişim alışveriş esnasında telefonumuza gelen kodu kargocuya söylemek. Bazen kargocuyu görmüyoruz bile. Bir zaman sonra bunun sadece alışverişten ibaret olmadığını, insanların iletişim araçları güçlendikçe aralarındaki mesafenin arttığını söyleyebiliriz. Şöyle düşünüyoruz, artık nasıl olsa görüntülü arayabiliyoruz, mesaj yazabiliyoruz. Gidip de büyükleri, akrabaları gidip de ziyaret etmeye pekte gerek yok. Yüz yüze ilişki biraz daha azaldı. İnsanın kelimelerle ve insanla olan etkileşimi, iletişimi ve zamanı gün geçtikçe azalıyor. İnsanın iletişimi güçlendikçe yalnızlığı artıyor demektir. Bu insanın en trajik halidir. İnsanın insanla olan ilişkisini kaybediyoruz, insanın duygusunu ve kelimelerini kaybediyoruz” ifadelerini kullandı.

 

Günün Diğer Haberleri