HATIRALARLA ÇANAKKALE

HATIRALARLA ÇANAKKALE

“Sol kolum var, şükür

GÜNDEM - 2015-10-22 11:59:36

“Sol kolum var, şükür. Onunla da pekâlâ iş yapabilirim.” Arkadaşlarının Bombacı lakabıyla andığı Mehmet Çavuş, ağır yaralı getirildiği hastaneden kumandanına yazıyor: “Sağ kolumu kaybettim, amma zararı yok… Sol kolum var, şükür. Onunla da pekâlâ iş yapabilirim. Beni müteessir eden ve kıtama katılıp düşmanla çarpışmama mani olan şey, yaramın henüz kapanmamış olmasıdır. Hastaneden kurtularak, hâlen harbe iştirak edemediğim için, beni mazur görünüz, affediniz muhterem kumandanım.” “Evlatları Allah rızası için çarpışan bir millet ebediyen var olur!..” Mehmetçiği yokluk, kıtlık ve çok güçlü olan düşmana karşı diri kılan sır ne idi? Bunu da Çanakkale’de başkumandanımız olan Alman General Liman Von Sanders’in bir hatırası açıklıyor. Teftiş sırasında Mehmetçiğe, ne için savaşıyorsunuz diye sorar. Mehmetçik Allah rızası için deyince; Alman General, şu yorumu yapmaktan kendini alamaz: “Evlatları Allah rızası için çarpışan bir millet ebediyen var “Üzülmeyin kumandanım! Benim gözlerim göreceğini gördü. Artık görmese de olur.” 18 Mart Deniz Zaferimiz’den sonra Müstahkem Mevki Kumandanı Cevat Paşa cepheyi dolaşıyor, durum tespiti yapıyordu. Mecidiye Tabyası’nın yıkıntıları arasında dolaşırken, bir askerin hâli dikkatini çekti. Mehmetçik bir ağacın altına uzanmış, hareketsiz, sessiz yatıyordu. Yanına yaklaştı, baktı. Mehmetçik yaşıyordu. “Neyin var evlat?” dedi. Mehmetçik, birden ayağa fırladı ve hazır ola geçti. Ancak gözleri Paşa’dan yana değil, ters tarafa bakıyordu. Cevat Paşa, yaşaran gözleriyle ve titreyen sesiyle sordu: Gözlerine bir şey mi oldu oğlum? Mehmetçik, bu soru üzerine daha bir toparlandı ve iyice tokla- şan sesiyle şöyle dedi: Üzülmeyin kumandanım! Benim gözlerim göreceğini gördü. Artık görmese de olur. “Cephedeki arkadaşlarıma, ‘İbrahim komutanı bahane etti, harpten kaçtı” dedirtmem. Mutlaka gitmeliyim.’ Sol kolunu Çanakkale’de bırakmış bir kahraman Hasan Dursun Bayrak anlatıyor: “Vatan uğrunda seve seve feda ettiğim kolumdan ziyade, karşımda duran İbrahim’e acımıştım. Benden fazla o teselliye muhtaçtı. İbrahim Yozgatlı bir yiğitti. Attığını vururdu. Bir bölüğü tek başına durduracak kadar maharet ve cesaret sahibi, çevik ve sadık bir Mehmetçikti. O benim emir erimdi. Sürekli, ‘İntikamını alacağım kumandanım’ diyor, başka bir şey söylemiyordu. Üç gün sonra vapurla İstanbul’a getirilip, Zeynep Kamil Hastanesi’ne yatırıldım. Kanımla elbisesi muşambalaşmış olan İbrahim temizlenmiş, ben de ıstıraptan biraz kurtulmuştum. Hastaneye yatırıldığımın ikinci günü idi… İbrahim’i karşımda buldum. Diyordu ki: “Bana müsaade ederseniz, ben gideceğim kumandanım.” “Nereye İbrahim?” dedim. “Çanakkale’ye, sizin intikamınızı almaya gideceğim” cevabını verdi. Bu şefkat ve sadakat timsalini kaybetmek istemiyordum. “Benim ve benim gibi olanların intikamını alacak, hamdolsun binlerce er var Çanakkale’de… Benim ise, burada bir emir erinden ziyade sana çok ihtiyacım var. Gel gitme!” dedim. Bu kahraman genç bana şu cevabı verdi: “Kumandanım, sizi bu hâlde bırakarak ayrılmak çok müşkül… Ancak, siz hastaneye yerleştikten sonra, artık ben burada kalamam. Cephedeki arkadaşlarıma, “İbrahim komutanı bahane etti, harpten kaçtı” dedirtmem. Mutlaka gitmeliyim.” “Öyleyse, Allah yardımcın olsun İbrahim” dedim. Elimi hürmetle öptü ve gitti. Bir müddet sonra haber aldım ki, İbrahim aslanlar gibi dövüşerek şehit olmuş…” “Hiç insan yaptığını satar mı?” Çanakkale Destanı’ndan geriye çok az hatıra kaldı. Sebebi, o kahramanların tevazuu idi. Onlar, yaptıklarının asıl karşılığını sadece Allah’tan beklerdi. Mesela Havranlı Koca Seyit… Çanakkale’deki harikulade kahramanlığını en yakınlarına bile anlatmamış. Bir gün eşi Hanımefendi, “Neden anlatmıyorsun?” deyince şu muhteşem cevabı verir: “Hiç insan yaptığını satar mı?”
Sende Yorumla...
DİĞER HABERLER