GÜNDEM - 2015-10-22 11:59:04
Darıca' da hata yapılmadı mı? Kaseti geriye saralım, yada zincirin halkalarının başından başlayalım yoksa hiçbir
şeyi yerli yerine koyamaz, anlayamayız. AK Parti'nin kurulduğu ilk zamanlara gidelim, Darıca' da da kuruluş
aşamasında, hangi kadrolarla yola çıktı bu parti? Hatta Erdoğan' ın Pınarhisar cezaevine girmeden önce, şimdiki
Belediye Hizmet binası olan İSKİ Binası açılışına geldiği döneme gidelim. Ben o dönemler 'Özal'cı' idim. Rahmetli
Erbakanı severdim ama 2 kere Özal'a oy vermek nasip oldu. Aman Allah'ım o nasıl bir kalabalık, Darıca'da,
herkes vardı. Herkesimden insanlar ordaydı. Erdemliler hareketi daha o zamanlarda konuşulmuyordu bile. Ama o
kalabalık arasında herkes şunu konuşuyordu, bu adam Turkiye'yi yönetecek. Velhasıl zaman çabuk geçti, Darıca'
da AK Parti kuruldu. Kimler yoktu ki, AK Parti Darıca'da herkesimden insanlar mevcuttu, isim saymayacağım. Milli
Görüş'ünden, Solcusunan, Lazdan, Kürdüne kadar. Teşkilatlar bir heyecanla çalışmaya başlamıştı. Bir çok insan
toplantılara, minubuslerle gitti geldi. Ceplerden para toplanarak araçlar kiralandı. Teşkilat kiraları evdeki rızıktan
kesilerek verildi. Çay içecek parası olmayan insanlarla doluydu teşkilatlar. 28 Şubat'ta hakir görülmüş mutedeyyin
insanlar, 'Muhafazakar Demokrat' bir partiyi benimsedi. Kendinden bildi. Kendisine şefkat eli değmişcesine evinin
kapılarını sonuna kadar açtı. Oylarınıda oluk oluk verdi. Her dönem verdi, hemde arttırarak. Darıca'nın 'Belde
başkanları' muthiş insanlardı. Halkın içinden gelmişlerdi. Esnafdı, işciydi 1000 tl ye calisan. Tayyip Erdoğan' ında
arkadaşıydı hatta. Ne güzeldi dimi? Kadrolar kanaat ehli insanlarla doluydu. Kitlelere sahip insanlardı. Zengin
değillerdi belki ama halkın adamı idiler. Türkiye çok kısa sürede her alanda ekonomik sıçrama yaptı. Dolayısı ile
bu Darıca' da da aynı eksende oldu. Darıca geliştikce gelişti. Keçi yolundan farksız caddeler, çok işlek, iş yapan
esnafların olduğu nerdeyse para basan caddeler haline geldi. Yani, yavaş yavaş ekonomik olarak cepler para
görmeye başladı, işciyken esnaf olduk, esnafken iş adamı olduk, iş adamıyken aldık başımızı yürüdük. Bu
büyümeyi helalinden, devlet ve belediye kanalı ile olmadan yapanlar zaten konumuzun dışında. Gelin görünki, 13
sene önce önce teşkilatlara doğan marka araclarla gelenler, minubusle gelenler lux araclara sahip oldular. Hangi
yoldan kazandıkları beni asla ve asla ilgilendirmiyor. Herkes lux araca binsin gözümüz yok. Anlatmak istedigimi
lutfen iyi anlayalım. Son senelerde bu zenginlesmis AK Parti'liler her yerde oldugu gibi Darıca'da da göze
batmaya başladı. Halk fokur fokur kaynıyor, 'bakın gördünüz mü, bu adam 10 sene önce şöyleydi böyleydi, şimdi
güneş gözlüğünu çıkartıp bir selam vermeye üşeniyor, unuttular, altlarinda arabasız günlerini" denmeye baslandı
ve asla uyarılar kar etmedi. Kocaman dağları biz yarattık edasıyla büyükce, cebimiz para gördükce şımardık.
Parası olmayan, teşkilata aidat yatıramayanlar dışlandı. Bir daha gelmemesine sebep olundu. Hiç unutmuyorum,
Belediye Başkanına 7 sene önce 'Bu arkadaş falancadır, iyidir, koşturuyor Allah için' dediğimiz insanlar, şimdi
İlçenin yeni bürokratlarına beni tanıtıyor, 'İbrahim mahalleden arkadaşımızdır, iyidir, hoştur diye... Yani şunu
anlatıyorum. Tanındık, meşhur olduk, söz sahibi olduk. Ama vatandaş Adem amca bu durumdan hiç hoşnut
değildi. Hiç kabullenmedi bu durumu bakkal Murat abi... Gelelim yakın zamanımıza.... Ben AK Parti'yi teşkilat
içinde yönetici olarak değil ama vatandaş olarak içerdeymişim gibi dısardan hep takip ettim. Gördüğümüz iyi
şeyleri söylerken, kötü olanlarıda hep söyledik. Yanlışı bir kat fazla anlattık. Çünkü doğruyu pohpohlayarak
anlatan zaten çoktu. Biz 9. Köyden kovulup 10. Koyde oturmaya raziydik. Yeterki davaya canını vermeye hazır
Erdoğan' a yazık olmasın, emekleri boşa çıkmasın. 17-25 Aralik günlerine fazla değinmeyecem, teşkilat içi yapılan
yanlışlıklar azalsada az çok hala devam etmektedir. Erdoğan' a ciddi anlamda arka çıkılmadı. Biz yazdık, biz
söyledik, paralelciler tarafından mahkemeler ile tehdit edildik. Hatta destek yerine azar işittik, en baba AK Partililer
tarafından, sırtımızdan vurulduk. "Sen mi kuratacan memleketi, mahkemeye verilirsen seni Erdoğan mı
kurtaracak" diyen teskilat mensupları ile bu seçime gidildi. Dedikodu yaparak değil, karnımızda olanı dilimizde
tutmayarak konuştuk. Kavgada ettiysek erkek gibi ettik. Kaçak asla dövüşmedik.Memleket için konuştuk,
çocuklarımızın geleceği için konuştuk. Bir şeyler yanlış gidiyordu, teşkilattaki insanlar bunun farkındaydı ama
konuşmuyorlardı. Çünku konusan vardı, Erdoğan konuşuyordu, gerek yoktu. Ceket konulsa seçim kazanılıyordu
çünku. Darıca' da da böyle olmadımı? Teşkilat kaç parçaya bölündü. Belediye Başkanı tarafındakiler, İlçe Başkanı
tarafındakiler diye. Orhan Pala' cılar, Olcay Ulus' cular diye. Birbirimizin kapalı kapılar arkasında nereyse canını
alacaktık. Bir kişi yalan söylüyorsun desin... Teşkilatta küskünler ordu su dağ gibi büyüdü. Hep anlattık, hiç
dinlenilmedik, hemşericilik, adamcılık aldı başını gitti. Mücahitler değil, Mütahitler itibar görüyordu Parti'de.
Küslere darılmışlara 'Biz gidiyoruz gönüllerini alıyoruz' denildi sadece. Vefa ziyareti yapıyorduk ama sadece
yapıyorduk. Ama gittiğimizle kaldık sadece, o insanları sahaya çekemedik . 10 sene önce sahada olan bu
küskünler, oyunu yine Erdoğan'dan yana kullansada, sizi hep ceket olarak gördüler. Sizin için değil Erdoğan icin
mücadele ettiler. Ama bunu hiç bir zaman anlamak istemediniz. 15 bin tl lik araclara binenler, 200 bin tl lik
araclara biner hale geldiler. Bunlar halk tarafından, AK Parti'ye oy verenler tarafından hep yadırgandı. Yukarda
dediğim gibi dağ fare doğurmaya başlamıştı. Seçim sathı mahalline girdiğimizde, aynı zamanda benimde üyesi
olduğum Darıca Bartın'lılar derneğinde olan bir olaya biraz değineceğim. Olacakları önceden sezmiş olmamın ve
yetkili kişileri uyarmış olmanın rahatlığı ile o gün "Dernek ziyaretine gelecek olan MV adayı, Belediye ve ilçe
başakanı ve partililer mümkünse dev gibi lüx araçlarla gelmesinler, dedim. AK Parti'nin yumuşak karnı 'Emekli
maaşları ve Asgari Ücret. Bu dernekte bütün partilere sempati duyan insanlar var. Hatta ekseriyesi asgari ücretle
çalışan insanlar. Sakın bu hataya düşülmesin. Asgari ucret ve Emekli maaslari hakkinda sizlere sıkıştırıcı sorular
gelecek, dersinize iyi calisin. Agzi kelam edecek insanlar olsun toplantıda " dedim Ama ne yapıldı. Biz öyle
dememisiz, siz cümbür cemaat dev gibi araçlarınızla gelin demişiz. Siz o akşam masada konuştunuz ama biz
başımıza gelecekleri ve duyacaklarımızı dışarda duymuştuk. Klasik ifadeleri hiç çekinmeden söylediler "bak
gördün mü, bana asgari ücrette cevap veremeyen adamların altındaki araçlara bakar mısın?" Bu hoş olmayan
ifadeler Liderimiz Erdoğan'ın sırtına sokulan birer hançerdi aslında...Davaya haksızlik ediyorduk. Seçime 1 gün
kala, çok değerli Gazeteci-Yazar, dava adamı, Erdoğan sevdalısı Süleyman Özışık abimin hasbel kader Darıca'
ya gelmesine vesile oldum. Abimde sagolsun kırmadı geldi. Neydi programın adı. İkinci Yarı, Sevgi yürüyüşü.
Yürüyüs basladı, kolkola yürüyoruz. Abi bu ne ya, zannedersiniz ki Süleyman abi Pop Star. Hep hayıfladığım
selfie trafiği başladı. Birisi kolundan çekiştirerek ön taraftaki protokole götürmek ister. Birisi kendini tanıtmanın
derdinde. Bir diğeri başka bir şey. Kimse şunu demiyor adama, 'abi nasıl gördün ortamı, n'olcak sonuçlar' diye.
Yan yana yürürken ne konuştuk biliyor musunuz? "En öndeki seçim otobüsünde neden Erdoğan'ın dombra müziği
çalıyor. Neden arkada gençler, Ya allah Bismillah..... Tekbiiir diye slogan atıyor. Neden bir çok yerde yol trafiği
engellendi. Sanırsınız sevgi yürüyünde değiliz, Conk Bayırına savaşa gidiyoruz. Hatta siz ön tarafta kendinizden
geçmiş haldeydiniz görmediniz ama balkonlardan su şisesi bile attılar. O şişe biliyor musunuz aslında sizin
nezdinizde Erdoğan'a atıldığını? Bir sürü sevgi yürüyüşünde olmaması geren her şey oldu" Neden..! Süleyman
abi pek belli etmesede "İbrahim bunun için mi çağırdın beni" der gibiydi hep... O yürüyüşte ben hep sağa sola,
balkonlara, cadde kenarındaki esnafa baktım. Yüz ifadelerine, mimiklerine baktım. Yüzünde güller açan insan
sayısı çok azdı. Hani sevgi için yürüyorduk. Asla sevgi yürüyüşü olmadi ki, herkesi rahatsız ettik.... Neden bunları
açık açık yazdım. Türkiye'de olduğu gibi Darıca'da da yeniden büyük hedeflere koşmanın çarelerini, yaptığımız
hataları, cekinmeden, birbirimizi kırmadan, rencide etmeden, küsenleri tekrar ziyaret değil, partiye kazandırarak,
bulmanın derdine düşelim diye yazdım. Tekrar, Halka 2002 ye dönmeden ama kaldığınız yerden daha güçlü va
karalı adımlarla yürüyeceğimizi, 'yeniden geldik, yenilenerek geldik' demenin vakti gelmiştir. Ben eğerki bir
yerlerde AK Partili yönetici olsa idim tez elden şunu yapardım. 'Kurucu Liderimiz Erdoğan'ın hedef gösterdiği bu
yolda, bu davada hata yaptım. Davayı anlatamadım. Yaşayamadım. Örnek olamadım. Ve %8 oy kaybinda hasbel
kader benimde kabahatim var diyerek istifa eder yenilenecek kadroların önünü açardım. Sonuç olarak, seçimler
şunu göstermiştir, Bu Memleketin bir AK Parti gerçeği vardır, AK Parti'siz Türkiye' de sıçrama olması imkansızdır.
Vatandaş bunun farkındadır. İhtar vermiştir. Saf dışı bırakmamıştır. Tertemiz ol ve yeniden karşıma çık demiştir...