Belediye meclisleri milletin iradesi ile oluşup milleti temsil ederler.

Belediye başkanları yönettikleri şehir ve ilçeleriyle alakalı olarak sadece kendi partilerine mensup meclis üyelerini değil aynı zamanda muhalefet partilerinin meclis üyelerinin de görüşlerini önemsemeli yönettiği belediyenin en doğru hizmetleri verebilmesini sağlamalıdır.

Bütün belediye başkanları vaat olarak ortak akıl, şeffaf belediyecilik vs. gibi söylemlerle iş başına gelir. Ancak işbaşına gelince maalesef bu sözler çok çabuk unutulur.

Bu anlatılan tanımlara en uygun örnekleri geçtiğimiz meclis toplantılarında bir kez daha yakından şahit olmanın burukluğunu yaşamış olduk.

Malum şehrimizde iki ilçemizde Saadet Partimiz ana muhalefet konumundadır.

Bu meclis toplantılarında yaşanan diyaloglardan birkaç tane örnek vermek istiyor. Takdiri kamuoyuna bırakıyoruz.

Belediyenin çok fazla arsa sattığını gündeme getiren meclis üyemize bizzat belediye başkanı tarafından ‘DEĞERİNİ BULURSAM SENİ BİLE SATARIM’ şeklinde cevap verilmiştir.

Meclis gündeminde yer alan yeni başkan yardımcısının onaylanması maddesine sıra geldiğinde ‘kendisini tanıyabilirmiyiz’ şeklindeki talebe karşılık ‘BEN TANIYORUM YA YETER O BENİM İDARİ TASARRUFUM’ şeklinde cevap verilmiştir.

Yine belediyenin çok fazla personel alımı yaptığını ifade eden meclis üyemize karşı bizzat başkan tarafından ‘CAHİL’, ‘BABANIN AKLIYLA HAREKET ETME’ gibi sözlerle susturulmaya çalışılmıştır.

Bu mudur ortak akıl, bu mudur şeffaf belediyecilik. Ayda bir defa yapılan ve taş çatlasın yarım saat veya 45 dakika süren bir meclis toplantısındaki bu tahammülsüzlüğü anlamak mümkün değildir. Belediyeleri aile şirketi gibi yönetmeye kalkışmak bu millete yapılmış en büyük haksızlıktır.

Bu sebeplerle biz bir an önce belediye başkanlarımızdan şeffaf, katılımcı, aykırı görüşlere tahammül edebilen bir yönetim anlayışını hayata geçirmelerini ve üsluplarına dikkat etmelerini talep ediyor, kamuoyuna saygılarımızı sunuyoruz.