ÜRKEK BİR CESARETTİR İÇİMDEKİ
“Eskişehir” dedi, durduk, ılık bir öğlen vakti istasyonda, baktım etrafa hem korkak hem emin gözlerle, işte bir insan seli, kapıldım akımına götürdü beni çıkışa, herkes bir yol tutturmuş gidiyor. Buraya kadar bende çok heyecanlıydım. Şimdi bu ayaklar ürkek, bir ileri gidiyorsa bir geri gidiyor, çok arzuladılar çok çalıştılar niye böyle yaparlar bilmiyorum.
Allah’ım neler yaşanacak burada, kimlerle tanışılacak kaldık mı bavulumuz elimizde ortada istikamet belli ama nasıl gidilecek oraya, o sırada bir ezan “Allahu Ekber” haa! Şimdi bulduk adım atmaya bir soluk bir cesaret. Tanımadık sokaklar, hiç görülmedik çehreler…bir anda bulduysan kendini pusulasız bir denizin ortasında, o halde şunu tekrarla, varmak istiyorsan çıkacaksın o hep bildiğin, tanıdığın limandan, olmak istiyorsan fırsat vereceksin diğer limanlara.
Başlasın o zaman beş yıl sürecek olan serüvenin. Ey ilim yolcusu! Her yolun vardır bir dikenli bir güllü tarafı, pes etme ne gülü ezmeye ne dikenlere basıp ayakları kanatmaya lüzum vardır. Sen gel Peygamber (sav) tavsiyesine uy, orta yoldan şaşma, korkmada, atıl!
Ebu’d-Derdâ dedi ki, (Resûlullah’ı (sav) şöyle derken işittim: "Kim ilim için yola çıkarsa Allah ona cennete giden yolu kolaylaştırır. Melekler, hoşnutluklarından dolayı ilim talebesine kanatlarını serer. Sudaki balıklara varıncaya kadar yer ve gök ehli âlim kişinin bağışlanması için Allah’a yakarır…) (T2682 Tirmizî, İlim, 19) |