SİZE KATILABİLİR MİYİM?
Öznur Mert

SİZE KATILABİLİR MİYİM?

SİZE KATILABİLİR MİYİM?

 

     Önce tramvayın camına çarpan oradan da akıp giden bu yağmur damlaları bana benziyorlar, bir bilinmeze akıp gidiyorlar, yol boyu şaşkın şaşkın pencereden bakınmamdan buranın yabancısı olduğum besbelliydi, evinden pek çıkmayan biri için ilk yıl KYK büyük bir şanstır, kalacak yer, sıcak oda, yemek ve en önemlisi de güvenli bir yer. Vardığımda prosedür gereği bazı belgeler hazırlamam gerekiyordu, yorgan al, nevresim al, odanı bul, sil pakla, yerleş bir hayli işten sonra ancak bir “oh” çekebildim, bir günde ne kadar da büyüdün dedim kendi kendime, o sırada ilk oda arkadaşım geldi, evet sonunda bir arkadaş diye sevindim yanında bir de başka bir arkadaşı vardı, kendimi tanıttım.

-Merhaba, ben Hafsa

-Merhaba, ben Ayla, ne okuyorsun?

-ilahiyat, ya sen?

-Tarih

     İlk konuşma bu kadar sürdü hatta yıl boyu sadece bir iki kere adam akıllı konuşabildik diyebilirim. Bir gün namaz dönüşü beni gördü, bana “biliyor musun eskiden bende namaz kılıyordum daha doğrusu annem kılmamızı isterdi, sabah kalkardı üşümeyelim diye abdest suyumuzu ısıtırdı” dedi, ses tonundan ve dalıp gitmesinden anladığım kadarıyla içinde o zamanlara dair bir özlem vardı, içimden dedim ki işte o eli öpülesi annelerden biri daha, fedakâr annem evladının nasılda ahvalini düşünüyor o taze gönle bir iman nüvesi bırakmış yeşersin çiçek açsın diye. Şimdi o ve arkadaşları geziyorlar, tozuyorlar, şehrin o bilindik eğlence mekanlarında vakit harcıyorlardı, eğlenmesi pek hoştu tabi ki ancak okulu iyice boşlamıştı, uyku düzeni hiç kalmamıştı, bocalıyor gibiydi, işin ilginç tarafı her geldiğinde gittiği mekanlardan yakınıyordu belli ki hoşuna gitmeyen mekanlardı ancak yine de buna devam ediyordu, bunun anlaşılmaz bir tarafı yok aslında onu çok iyi anlıyordum, bir kere bu duruma alışmıştı ve özellikle bu yaşta insanın kendisini bir gruba ait hissetme ihtiyacı vardır, bu hem psikolojik hem fizyolojik bir ihtiyaçtır ancak Ayla için biraz yıpratıcı olmuşa benziyordu, durum böyle olunca yalnız kalmak, hoş olmayan, bana uymayan bir ortamda olmaktan daha sevimli geldi, karşımıza çıkan insanlar, arkadaş çevremiz, seçimlerimiz ne kadar da önemliydi.

     İkinci yıl odaya yeni arkadaşlar gelmişti masa etrafında dizilip din, siyaset, hukuk, edebiyat alanları hakkında konuşuyor hoş bir sohbet döndürüyorduk, Ayla pek odada olmadığı için bize katılamıyordu, bir gün meal üzerine konuşma yaparken “size katılabilir miyim?” dedi, gözlerim parladı, yüreğim titredi, ne demek başım gözüm üstüne, buyur dedim. Ne zaman böyle bir kalabalığa hitap etsem ilk olarak içimden dua ederim “Rabbim zihnimi aç, dilimin bağını çöz, sözümü tesirli kıl, beni arkadaşlarım için hayırlı bir vesile eyle” diye, ardından başladık muhabbete….

 

“Kişi dostunun dini üzeredir. Bu yüzden her biriniz, kiminle dostluk ettiğine dikkat etsin.” (Tirmizî, Zühd, 45; Ebû Dâvûd, Edeb, 16)

  Ayla’nın hikayesinin devamı haftaya…

Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
 HER 100 KİŞİDEN 13’Ü BÖBREK TAŞI RAHATSIZLIĞI YAŞIYOR
HER 100 KİŞİDEN 13’Ü BÖBREK TAŞI RAHATSIZLIĞI YAŞIYOR
çocuklara ücretsiz at binme
çocuklara ücretsiz at binme

istanbul escort antalya escort travesti ankara escort ankara escort porno ankara escort bayan