Peki insan hayatının bir bedeli var mıdır?

SAADET PARTİSİ KOCAELİ İL BAŞKANIMIZ AV.ZAFER MUTLU BEYİN 06 KASIM 2020 TARİHLİ BASIN TOPLANTISI METNİ

Peki insan hayatının bir bedeli var mıdır?
Peki insan hayatının bir bedeli var mıdır?

 

 

 

Ülkemiz geçen hafta yaşanan İzmir depremiyle bir kez daha büyük acılar yaşadı.

Bu deprem, ülkemizin deprem gerçeğiyle yaşaması gerektiğini bunun önlemlerini almamız gerektiğini bize bir kez daha hatırlattı.

2020 yılı içerisinde dünyada 6,5 ve üzerinde şiddetle tam 14 adet deprem olmuş. Bunların içinde  7,4 ve 7,8 olanlar var. Bu depremlerde toplam ölü sayısı 170 ve maalesef bunlardan 155’i Türkiye’deki iki depremde gerçekleşti. 20 Ocak’ta Elazığ depreminde 41 vatandaşımız ve geçen hafta İzmir’deki depremde de 114 vatandaşımız vefat etti.

 Bu tablo bize “ Deprem öldürmez, bina öldürür” gerçeğini hatırlatmaktadır. Neden 2020 yılında dünyadaki 12 büyük depremde toplam 15 kişi ölüyor da biz de 2 depremde 155 vatandaşımız hayatını kaybediyor.

Türkiye’nin %75’i fay hattında bulunuyor. Kocaeli ilimiz en önemli Kuzey Anadolu fay hattı üzerinde yer almaktadır.

17 Ağustos depreminden sonra 21 yıl geçti. Her geçen yıl deprem riski artmaktadır. Bu 21 yılda biz halen hasarlı binaların yıkılıp yıkılmayacağını konuşuyoruz.

Şehrin kentsel dönüşümü için yeterli çalışmalar yapılmadı.

Belediyeler kentsel dönüşüm için gerekli stok alanlar oluşturmadı.

İlçelerde belirlenen toplanma alanlarının hiçbirinde elektrik, su ve gerekli teçhizatlar kurulmadı.

Bu kentte bırakın az-orta hasarlı binaların yıkımını henüz 20’nin üzerinde ağır hasarlı binalar yıkılmadı.

Halbuki 1999 depremi öncesinde inşa edilen tüm yapıların kentsel dönüşüme tabi tutulması gerekmektedir.

Şu bilinmelidir ki riski azaltmak ortadan kaldırmak daha sonra oluşacak enkazı kaldırmaktan daha az maliyetlidir.

En son İzmir depreminin maliyeti nedir? Peki insan hayatının bir bedeli var mıdır?

1999 depreminde en çok eleştirilen konuların başında gelen deprem yardımlarının akıbeti olmuştu. Gelen paralarla maaşların ödendiği söylendi durdu.

99 depremi sonrası deprem vergisi, özel iletişim vergisi, ihtiyaç akçesi gibi ek kaynaklar oluşturuldu.

18 yılda sadece Deprem vergisi olarak 35 milyar dolar toplanmış.

Bunun dışında imar afları, imar borçları çıkartıldı. Buradan da ciddi kaynaklar oluşturuldu.

Peki bu kaynaklara ne oldu, şimdi Eski Türkiye yok diyenler, depremden gelen paralarla maaşlar ödeniyordu diyenler bu devasa kaynağı ne için kullanmışlardır.

Halen “ Kanal İstanbul”  diye tutturan hükümetin öncelikle buraya ayıracağı kaynağı kentsel dönüşümü tamamlamaya ayırması gerekmekte değil midir?

Şehrimizde Büyükşehirin bir iştiraki olarak Kent Konut kuruldu. Amaç kentsel dönüşümü sağlamak ve sosyal konut üretmekti. Ancak bu kuruluş kısa sürede kamu imkanlarıyla müteahhitlik yapan bir hüviyete dönüştü. Kentsel dönüşümü denetimlemeye yönelik olarak Sosyal Konut projesi üretmesi gereken Kent Konut’tan birer ikişer adet uzun vadeli senetlerle daire toplayan bazı siyasilerin ve bazı bürokratların vicdanları sızlamakta mıdır? Kent Konutu bu hale getirenler bunun hesabını verebilecekler midir?

Şu bilinmelidir ki biz meseleye ne zaman rant elde etme gözüyle bakmayı bırakabilirsek ülkenin sorunlarını ancak o zaman çözebiliriz.

O günlerin gelmesi temennisiyle hepinize saygılarımı sunuyorum.

 

Sende Yorumla...
Kalan karakter sayısı : 500
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Nisan yağmurlarına dikkat!
Nisan yağmurlarına dikkat!
O kişilerin ehliyetinde sorun yok!
O kişilerin ehliyetinde sorun yok!

istanbul escort antalya escort travesti ankara escort ankara escort porno ankara escort bayan