Yaşamımızda bizde psikolog olduk gibi ,kahvehanede oturan insanın yüzüne baktığınızda bir çöküntü var oysa ki oraya insanlar ya gazete okumaya yada oyun oynamaya gelirler ama ne yazık ki orada oyun oynayanda gazete okuyanda adeta barut gibi, sokaktan geçen bir insana şöyle bir bakın ne düşündüğünü bilmesen de onun yüz ifadesinden bir şeyler düşündüğünü ve hayatında neler plânladığını az da olsa tahmin edebilirsiniz. İşyerinde ki arkadaşının sıkıntısını anlamak için onun sabırla dinlemeniz yeterli olmuyor mu?
Zaman su gibi akıp giderken çaresizlik içinde kıvranmaktan başka hiçbir şey bilmeyen insanları karşımıza alıp onlarla zamanımızı harcamaya değer mi?
Değmez ey güzel insanlar değmez!
Öyle şeylere zaman ayırıyoruz ki bu zaman dilimi uçup giderken bir bakmışınız ki o zamandan eser kalmamış ,öyle ki biz o geçen her zamanın her diliminden sorumluyuz .Ben önceleri bir defa izlediğim filmi birkaç defa izlerdim. Şimdilerde ise bir filmi bir kez izliyorum çünkü o filmi ikinci defa izlemeye zamanımın olmadığını düşünüyorum.
Sabır ve zaman arasında bir bağın olduğunu, bu iki bağın aralarına kuvvetli bir elektrik olduğu yanlısıyım. Zaman akıp giderken sabır ise o geçen zaman dilimin de bizlere beklememizi ve iyi şeylerin bu geçen zaman diliminde ve yaşadığımız bu hayatın bir evresinde bize verileceğini kalbimizde yer tutmasına neden oluyor.
Zamanı ve sabrı iyi okumamızı ve bundan neler çıkartabiliriz sorusunu sorup ve cevaplamamız gerektiğini unutmayalım.
Sorular ve cevaplar bizde, biz biz olmak istiyor ve her şeyin iyi olmasını istiyorsak sabırlı olmamız gerektiğini düşünüyorum, fakat insanların artık sabır denen şeyi duymak istemediği de kesin değil mi?
Bugünün güzelliğini görmeden anlamını kavramadan yarınlardan bir şeyler istemek ve beklemek ne kadar anlamsız olduğunu görmek gerekiyor.
Bir hedefin vardır kavuşmak istiyorsun ama sabırsızlık için de onu beklemektesin. İşte o sırada zaman geçiyordur ve zamanın için de yediklerinden tat almaz, duyduğu güzel bir sözü anlamaz, bir gül bahçesinin önünden geçer ama o güzel kokuyu duymaz, dokunduğu maddenin ne olduğunu bilmez ve gören gözleri çevresinde olup biteni göremez ve göremediği için hayattan hiçbir şekilde zevk alamaz. Çünkü o insanın kazanmasından çok kaybetmesi daha hayırlı olur.
Zaman içinde kendimizi eritmek istemiyorsak, sabırla o günü beklemeden önce, gelecek için bugünün değerini kendi içimize tattırmayı ve bugün neler yaşadığımızın ve neler yaşayacağımızın farkına varalım.
'sabır' herkeste birazcık bile bulunması gereken şey. Ama ne yazık ki bende gereğinden az var .
Ben biraz sabırsızımdır, bilmiyorum siz de öyle misiniz ama ben öyleyim .İstediğimin anında olmasını istiyorum , tamam çok abartmayayım anında olmasa bile iki, üç gün sonra olabilir.
Açıkçası fazla sabır bana biraz saçma geliyor. Çünkü fazla sabırlı insan bence sesini çıkartamayan insandır. Çoğu olayda sabrediyor ,sessiz kalıyor ve sonunda 'bom' büyük patlama gerçekleşti. Cinnet geçiren kadın kocasını ve çocuklarını öldürdü. İşte bu yüzden fazla sabırlı olma. Tamam ,her şeye sesini çıkartma ama arada bir sesini çıkart ki insanlar seni tanısın. Büyük patlama gerçekleştiğinde 'meleğin içinden şeytan çıktı' demesinler.
Bence dediklerim mantıklı .Sonuçta her şeyin olduğu gibi anlattıklarıma göre sabrın da fazlası zarar. Ha tamam fazla sabrın faydaları yok mu elbet ki var. Ama o da bazen, insanlar seni seviyor, çünkü sesini çıkartmıyorsun, bencil olmuyorsun çünkü sabrın olduğu için empati kuruyorsun ,gibi şeyler
Lafı çok uzatmadan sadede geliyorum benden kardeşlerime tavsiye fazla sabır başa bela. Az sabır da başa bela .Bence tam ortasını bulun ki şaşırmayın ve şaşırtmayın.
Sabır; İnsanın başına ne gelirse gelsin ne sıkıntıya ne acıya maruz kalırsa kalsın nefsine yenik düşmeden yoluna devam ediyorsa işte o zaman sabır diye bir kavramla tanışıyor. İnsanın temel prensiplerini oluşturuyor sabır. Sabır yoksa bir insan da çürümeye başlayan bir ağaç gibidir.
Biz insanlar sabretme konusunda mücadele ederken bazı şeylerin en erkene alınmasını isteriz, bunu isterken bugünün içimizde nasıl bir çığır açtığını görmeden yaşamaya devam ederiz. kaç yıl yaşarsak yaşayalım her günün bin yıla tabii olduğunu görmek gerekiyor. İnsanoğlu bir günde o kadar şey yaşıyor ki bunların bu zaman diliminde mi yaşandığına inanmak çok zor geliyor insana.
Ama bunların hepsi gerçek ve gerçek odur ki bizler dünü bugünü ve yaşayacağımız yarınları yaşarken bizlerin nelere tâbii olacağımız konusunda kimsenin bilgisi yoktu.
Gelecek için bir şeyler isterken o isteklere kavuştuğumuzun zaman o değerlerin bizleri bir adım daha sonsuzluğa yaklaştırdığının farkına varalım diyorum.